Muhteşem Süleyman

Louis Gardel, daha önce Can Yayınları arasında çıkan romanı Sevenlerin Şafağı’nda, Osmanlı tarihinin altın çağının büyük hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman’ın yaşamından bir kesiti işlemişti. Muhteşem Süleyman’da aynı yolculuğu sürdürüyor. Yabancıların Muhteşem Süleyman diye andıkları Kanuni, savaşlarla zaferlerle, kavgalarla, entrikalarla örülmüş yaşamının sonuna yaklaşmıştır. Yıllar, bedenini yıpratmış, gücünü tüketmiştir. Öte yandan, imparatorluğun geniş topraklarının yönetimi konusunda oğulları arasında iktidar mücadeleleri sürmektedir. Hükümdar, tahtını korumak için, belki de ömrünün en güç kararını vererek, oğlu Mustafa’yı öldürtmüştür. Büyük bir sevgiyle bağlandığı, sonsuz bir şefkat beslediği şehzadesi Cihangir de, ölümün pençesinden kurtulamamıştır. Kanuni’nin karısı Hürrem Sultan, kocası gibi yaşlanmış olmasına karşın, hala dişi bir kaplan gibi mücadele etmekte, kendi oğlu Beyazıt’ın tahta geçmesi için kan dökmekten çekinmemektedir. Ömrünün sonlarındaki Kanuni Sultan Süleyman’ı bekleyen acılar bitmemiştir. En sevdiklerinin ölümüne tanık olur; sonunda yaşlı hükümdar da kendisini bekleyen sondan kurtulamaz. Sevenlerin Şafağı’nda başlayan Osmanlı İmparatorluğunun en hareketli dönemi bu kitapta sona eriyor. İktidarda kalmanın acı bedelini pek çok kez ödemek zorunda kalan bir hükümdarın öyküsünü anlatan Louis Gardel’in, Osmanlı İmparatorluğunu batılı bir gözle inceleyerek kaleme aldığı Muhteşem Süleyman, insanoğlunun en tehlikeli hırslarının, tutkularının romanı.