Bu kitapta belirtilen hasta olmamak ve hastalıklara karşı korunmak için verilen koşma önerileri kesinlikle tıbbi bir tavsiye değildir. Dünyadaki insan sayısı kadar farklı metabolizma olduğu ve her bir metabolizmanın koşmaya karşı göstereceği tepkinin yönü ve şiddetinin de farklı olacağı gerçeği gözönünde bulundurulmalıdır. Özellikle belirtmek isterim ki, burada verilen bilgi ve öneriler, sadece ve özellikle son yıllarda bu konuda araştırma yapan üniversite yayınları, koşu kitapları, dergilerinden derlenen sonuçlar ve koşarken tanıştığım elit atletlerden edindiğim bilgilerden oluşmaktadır. Koşmaya başlamadan önce eğer hiç bir sorun ve hastalık bulgusu yaşanmamış olsa bile kesinlikle bir EKG hatta daha iyisi eforlu EKG çektirilip kalp doktoruna gösterilmeli, dizler ve diğer muhtemel sorunlar için “koşabilir raporu” alınmalıdır. Bu tip bir rapor Atletizm Federasyonu’ndan koşu lisansı alabilmek ve koşulara katılabilmek için asgari standart olarak istenen bir belgedir. Hâlen belirli bir hastalığı olup da tedavi görenlerin ise, yine kesinlikle tedavi oldukları doktor ve tıp insanlarından bu konuda olur almaları önemlidir. Burada verilen bilgiler hiç bir şekilde bir tedavi şekli ve/veya ilaç ile değiştirilmemelidir. Kitap iki ana bölümden oluşmakta: İlk bölümde dünya ve özellikle ülkemizde en yaygın ve ürkütücü hastalıklara karşı koşmanın ve egzersiz yapmanın etkilerini sunan araştırma bulguları karşılıklı olarak ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ancak konu sadece bu makalede yer alan araştırma sonuçları ile sınırlı değildir. Her konuda yüzlerce, binlerce araştırma mevcut ya da henüz yazılmaktadır. Her ne kadar en güncel araştırmalardan alınan bilgiler derlenmiş olsa da, bu kitap okunduğu sırada bile yeni ve belki de farklı araştırmalar yayınlanıyordur. Bu bakımdan belirgin olarak bir soruna karşı koşunun etkileri daha ayrıntılı ve güncel olarak incelenebilir. İkinci bölümde ise “Geç olsun hiç olmasın - Meglio tardi che mai” felsefesi ile oluşturulan uğraşlar ve kazanımlar yelpazesinde yer alan koşu ile ilgili deneyimlerim hikâye edilmektedir.
Dr. Cengiz Yardibi,
