Hürriyet Gazetesi’nin Ankara büromuzu aramış ve şöyle demişti: “Yahu bu Karanfil Sokak’taki asansör çalışmıyor. Hadi beni boşverin. Benden daha mağdur bir yaşama sahip engelli arkadaşlarım var. “ O gün bu gündür. . . Kentin neresinde bir ’engel’le karşılaşsa. . . Engellilerle ilgili bir fikri, düşüncesi olsa. . . Arar, yazar. . .
İşte yine öyle bir gün. Önce kulağımı, sonra telefonumu çınlattı. . .
Belki bedeniyle değil ama düşünce ve hisleriyle tankların önüne yatan, üstüne çıkan Mucurluoğlu’nun o en uzun ve kara gece 15 Temmuz’u anlatan şu cümlesi ömür boyu hafızamda kalacak: “Hayatta engelli olmak sadece işitmemek, görmemek, yürüyememek değil. Darbe de bir özürlülük/engellilik hâlidir. Fiziksel bir engelli için tekerlekli sandalyede yaşamak ne ise, demokrasiyi kaybetmiş bir toplum için de darbe aynı şeydir. “
Koşmak için ayak ve bacakların, yazmak içinse el ve kolların olması gerektiğini düşünürdüm hep! Taa ki, ’hayata diş geçiren adam’ Oğuz Mucurluoğlu’nu tanıyana kadar.
- Fatih Tekedci, Hürriyet Gazetesi Ankara Editörü
İlk kitabı Dinle Kardeşim, ardından ikincisi geldi; Sevgililer Gününde Hiç Randevum Olmadı. Ve şimdi yepyeni bir kitapla okurlarının karşısına çıkıyor Oğuz Mucurluoğlu: Sarı Yalnızlık…
Sarı Yalnızlık’ı okuyup bitirdiğimde şunu anladım: Yıllardır ’Engelli Yazar’ diye anılan Oğuz, bu kitabıyla engelleri aşmış bir yazar olarak karşımıza çıkmış bulunuyor. Yolu açık olsun. . .